Sakin Ol ve Ellerini Yıka: COVID-19 ile Panik Yapmadan Baş Etmek
COVID-19’un, yani yeni koronavirüs ile ortaya çıkan hastalığın, ülkemizde de tespit edilmesi, beraberinde bir panik atmosferini de getirdi. Bu panik atmosferinde sosyal medya ve iletişim araçları yoluyla yayılan birtakım iddiaların da payı büyük. COVID-19 ile ilgili olgulara, yani bilim insanlarının bizlere sunduğu gerçeklere bakmak, bu bağlamda faydalı olacaktır.
Koronavirüslere Bakmak Gerekirse…
“Koronavirüs”, aslında geniş bir virüs ailesini ifade etmektedir. Bu virüs ailesindeki virüsler, insanlarda hafif bir soğuk algınlığı halinden, SARS ve MERS gibi şiddetli solunum sıkıntılarına kadar pek çok rahatsızlık yaratabilir. Kolayca mutasyona uğrayabilen virüslerdir. Bugün, gündemi meşgul eden, “COVID-19” ifadesi ile özdeşleşen koronavirüs ise yine solunum yollarını etkileyen bir rahatsızlığa sebep olabilmektedir.
COVID-19 Nedir?
COVID-19 ifadesi, içinde bulunduğumuz salgın durumuna sebep olan hastalığa Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından verilen bir kısaltma. CO, “Korona” kelimesini, VI, “Virüs” kelimesini, “D”, “Hastalık” kelimesinin İngilizce karşılığı olan “Disease” kelimesini, 19 ise yeni koronavirüsün insanları hasta etmeye başladığı zamanı, yani 2019’u ifade etmektedir. Bu hastalık, ilk olarak Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktığı için, medyada “Wuhan Koronavirüsü” olarak da geçmektedir.
Neden Böyle Bir Salgın Ortaya Çıktı?
Koronavirüslerin kolaylıkla mutasyona uğrayabilen virüsler olduğunu hatırlatmak gerekirse, bireyler arası etkileşimin arttığı yerlerde, yani kalabalık ortamlarda, bu virüsün canlılara tutunup mutasyon geçirme ve yayılma olasılığı da yükselir.
COVID-19 Artık Ülkemizde: Ne Yapmalıyız?
Bu yeni salgın ile ilgili yapılması gereken her şey, aslında gündelik hayatımızın birer parçası olması gereken şeylerden çok da farklı değil. Salgınla birlikte ortaya çıkan ve giderek yayılan panik hâli beklenen bir durum olsa da, bizleri yavaşlatmaktan ve strese sokmaktan başka bir şey kazandırmıyor. Hatta bu panik hâli, market raflarının bir anda boşalması, tıbbi maske, el dezenfektanı gibi ürünlerin fiyatlarının bir anda yükselmesi gibi istenmeyen durumlara sebebiyet verebiliyor.
COVID-19 ile ilgili, bilim insanlarının bizlere sundukları bilgiler şöyle:
- COVID-19’a yakalanmamak için önlemler almak, hem kendimiz hem de yaşadığımız toplum için salgın sürecinde yapabileceğimiz en güzel şey.
- COVID-19’a yakalanmamak için alınması gereken önlemler, kolaylıkla uygulanabilecek önlemler. Bunların arasında en önemlisi elleri düzenli olarak sabunlu su ile minimum 20 saniye boyunca ovalayarak yıkamak. Önem sırasında alkol bazlı el dezenfektanları, sabunla elleri yıkamaktan daha sonra geliyor. Dışarıdan gelindiğinde, yemeklerden önce ve sonra, tuvalet ihtiyacı giderilmeden önce ve sonra ellerin sabunlanması, dış ortamla sıklıkla temas eden ellerimize tutunan koronavirüsleri etkisiz hale getirmek için yeterli.
- Yanımızda alkol bazlı el dezenfektanları ya da kolonya taşımak, sabunla ellerimizi temizleyemediğimiz durumlar için seçenek oluşturabilir. Alkol bazlı temizleme ürünleri de koronavirüsleri etkisiz hale getirecektir.
- Ellerimizi temizlemeden ellerimizi yüz bölgemize götürmemek, virüslerin ağız, burun ve göz yolu ile sistemimize girmesini engelleyecektir.
- Koronavirüsler, canlı olmayan ortamlarda birkaç saat boyunca aktif olma potansiyelindedir. Bu nedenle kıyafetlerimizin temizliğine özen göstermek, dışarıda kullandığımız kıyafetlerimizi temizlemek gerekmektedir.
- Gün içinde birkaç kere ağzımızın içini ve burnumuzu temizlemek, koronavirüslerin bu yolla vücudumuza girdiği durumda bile etkinliğini azaltabilecek bir önlemdir. Tuzlu su etkili bir temizleyicidir, ancak tansiyon hastaları dikkatle kullanmalıdır.
Diyelim ki Hastalığa Yakalandık…
Bu noktada, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sunulan istatistikler göstermektedir ki, hastalık başka bir kronik hastalığı olanları ve yaşlıları ciddi şekilde etkilemektedir. Genel popülasyonda hastalığın öldürücülüğü şu an için diğer koronavirüslerin sebep olduğu SARS ve MERS hastalıklarından çok daha düşük olsa da, belirtilen gruplar özelinde bu durum artmaktadır. Kronik hastalığı olmayan bireyler, gençler ve çocuklar hastalığı çeşitli semptomlar yaşadıktan sonra atlatabilmiştir. Bu hastalığın ilk belirtileri olan yüksek ateş ve öksürük görüldüğünde evden çıkmamak, dinlenmek, diğer insanlarla temas kurmamak çok önemlidir.
İlk belirtilerle paniklemeden semptomatik tedavi için tıbbi destek alınması, bağışıklık sisteminin güçlü tutulması hastalığın ilerlemeden atlatılmasında yardımcı olacaktır. COVID-19’u basit soğuk algınlığından ve mevsimsel gripten ayıran en önemli belirtisi olan solunum güçlüğü, hastalığın ilerlediği durumda ortaya çıkmaktadır. Solunum güçlüğünün yaşlılarda; kalp, akciğer, böbrek rahatsızlığı, kanser, diyabet gibi kronik rahatsızlığı olanlarda görülme olasılığı daha yüksektir. Yüksek risk grubunda olan bireyler, ilk belirtilerden itibaren gereken tıbbi desteği almalıdır.
Üzerimize Düşen…
Kendimizi fiziksel olarak korumak dışında yapmamız gereken diğer önemli şey ise zihnimizi korumak. Bilgi kirliliğinden, araştırılmadan yapılan çıkarımlardan, belirli bir kültürü, grubu, toplumu ya da canlıyı hedef gösteren ifadelerden kaçınmak panik ortamını önemli ölçüde rahatlatacak, kulak vermemiz gereken sesleri daha rahat duymamızı sağlayacaktır. Hastalığa yakalanmayacak şekilde yaşamak ya da yüksek risk grubu içinde olmamak, hastalığı başkalarına taşımayacağımız anlamına henüz gelmemektedir. İlaç ve aşı çalışmaları için her geçen gün daha fazla bilgiye ulaşılıyor olsa da, yüksek risk grubunda olan insanlarla iletişimimizde özenli olmalıyız. ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Müslüm İlgü’nün de dediği gibi, yapılabilecek en önemli şey hijyene dikkat etmek, ikincisi ise bilime güvenmektir.
Sakin ve özenli bir şekilde, sağlıklı günlere…
Bu süreçte sosyal mesafe neden önemli? Sorusunun cevabı için ilgili haberi inceleyebilirsiniz.